Kuralsız - Veronica Roth || Kitap Yorumu


Orijinal Adı; Insurgent
Seri Adı; Divergent #2
Yayınevi; Artemis
Sayfa Sayısı; 516
Yayın Tarihi; 2013
Goodreads Puanı; 4,11
Benim Puanım; 4

Tanıtım


Her seçimin bir sonucu vardır. Tris sevdiklerini -ve kendini- kurtarmak zorunda. Üzüntü, fedakarlık, kimlik, bağlılık, kurallar ve aşkla ilgili sorunlarla boğuşurken bu hiç de kolay olmayacak. Üstelik savaş başlıyor ve herkes tarafını seçmek durumunda. Ancak geri dönüşü olmayan bir yola giriyorsan, zafer getireceğini umduğun seçim, tüm hayatını altüst edebilir.


Yorumum


Kitaptaki olaylarla ilgili bir şey söyleyemeyeceğim çünkü spoiler olur o nedenle direkt yorumuma geçiyorum.
Okurlar tarafından genel olarak kitaba karşı bir nefret var ama ben o kısımda değilim. Zaten bugüne kadar genel olarak hangi kitap beğeniliyorsa nefret edip hangi kitap beğenilmemişse ben seviyorum. Sanırım beklenti meselesi. Okuduğum yorumlar beklentimi etkilediğinden kitapla ilgili düşüncelerim farklı oluyor. Aynı durum Kuralsız'da da oldu. Ben gerçekten beğendim kitabı. Ve seri favori distopyalarım arasına girmek üzere. Son kitapta neler olacak inanılmaz merak ediyorum. 

 Yazarın tek sorunu karakterleri betimleyememesi bence. Uriah'ın cinsiyetini ilk kitapta kız zannediyordum. Hatta ilk kitapta bir yer vardı Uriah Tris'e gel kucağıma otur diyordu şaka yollu Tris'de Four kıskanır diye gitmiyordu yanına orada dedim bu erkek mi kız mı? Bu kitapta da bazı yerlerde vardı aynı sorun. Ama maşallah yazar Johanna'ın yüzündeki yarayı pek bir güzel anlatmış. Tris'i ve Four'u bile öyle detaylı anlatmıyor :D Kitapta o kadar fazla yer değiştirdiler ki bi yerden sonra başım döndü. Sürekli savaştılar ve bence distopya dediğin öyle olur zaten. 

Bu kitapta Tris biraz daha karakterini buluyor. Fedakar kimliği ve Cesur kimliğinin yanı sıra Bilgelik kimliğini de keşfediyor. Distopyalarda aşk konusunun geri planda tutulduğu serileri seviyorum ben.Siz de benim gibi düşünüyorsanız seriye başlayın derim. İkinci kitap da benden onay aldı :)


Alıntılar


Caleb avutmaya devam ederken Susan'ı ayağa kaldırıyor. Kız ancak ağabeyimin desteğiyle yürüyebiliyor.
O an cesurluk adaylığımın bana önemli bir ders verdiğini fark ediyorum: Ne olursa olsun yola devam etmek gerekiyor.


Cesurluk mükemmel bir topluluk olmayabilir ama buradaki insanlar en azından hayat dolular. Özgür olmayı seviyorlar.


"Ben..." Daha kelimeler ağzımdan çıkarken boğulur gibi oluyorum ve ağlamaya başlıyorum. "Ben o kadar uzun dayanamam."Tris." diyor Tobias sertçe. Zaten beni hiç şımartmaz.


Çatılan yüzünün, gözlerindeki nefretin tadını çıkartıyorum. Jeanine bir makine gibiydi; soğuk ve duygusuzdu, sadece mantığıyla hareket ediyordu. Ve ben onu bozdum.
Makineyi bozdum.


Hiç kimseyi tam olarak tanıyamazsınız ama bazen onlara güvenip güvenmemeye karar verirsiniz.
Share:

0 yorum:

Yorum Gönder