Levana - Marissa Meyer || Kitap Yorumu





Orijinal Adı; Fairest
Seri Adı; (The Lunar Chronicles, #3.5) 
Yayınevi; Artemis Yayınları
Yayın Tarihi; Şubat 2016
Sayfa Sayısı; 216
Goodreads Puanı; 4,04
Benim Puanım; 5


Tanıtım


Ayna, ayna, söyle bana benden güzeli var mı dünya'da? Ya da ay'da...İki gezegen arasında aşklarını ne kadar sürdürebilirlerdi kİ?Daha doğrusu, bir gezegen ve Ay arasında. Ya da her neyse. 
Saf kötülüğün bir adı var. Aldatıcı maskelerin ardında gizleniyor ve gücü eline geçirmek için "büyü"sünü kullanıyor. Peki ama Kraliçe Levana kim? Yolu Cinder, Scarlet ve Cress'le kesişmeden yıllar önce, Levana'nın çok farklı bir hikâyesi vardı. Daha önce hiç anlatılmamış bir hikâye... Şimdiye kadar.

Yorumum


 Allah belanı versin e mi Levana. Sönmez ateşlerde yanasın Levana. Aydan Dünyaya gelmeye çalışırken yarı yolda kalasın, uzay boşluğunda asılı kallasın Levana.
İlk üç kitapta hep Levana aslında iyiymiş de başından büyük bir haksızlık geçmiş, dillere destan bir aşk yaşamış ama kavuşamamış, sonra böyle kötü olmuş, intikamını da Dünyadan almaya karar vermiş sanıyordum. Alakası bile yok, karı orijinal manyak! Kitabın sonunda ağlasam mı sinir mi olsam bilemedim ve sinirlenmekte karar kıldım. Pisikopat cadı!


Kitap Levana'nın genç kızlığından, Kraliçe olmasına kadar devam ediyor. Levana'nın neden böyle kötü birisi olduğunu anlamak isteyerek kitaba başlamayın zira ben hala bir insan nasıl bu kadar kötü olabilir diyorum. Ablası da kendisi gibi ailece psikopat, sosyopat bunlar. Ablasının çocukken kendisine yaptığı kötü evet ama Levana'nın yaptıklarının sebebi o değil. Kadının içi kötü. Kitapta ayrıca Levana'nın  neden çirkin olduğunu ve bu çirkinliğinin ne şekilde olduğunu, Levana'nın neden aynalardan nefret ettiğini de öğreniyoruz.

Kitabın sonunda Winter'ın ilk 4 bölümü var. Bu dört bölüm benim dişimin kovuğuna yetmedi. Winter gelene kadar boşluklardayım :'( 

Cress - Marissa Meyer || Kitap Yorumu



Orijinal Adı; Cress
Seri Adı; (The Lunar Chronicles #3)
Yayınevi; Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı; 560
Yayın Tarihi; 2015
Goodreads Puanı; 4,48
Benim Puanım; 5

Tanıtım


Daha ufacık bir kız çocuğuyken, cadı onu ne kapısı ne de merdiveni olan bir uzay uydusuna hapsetti. Gelecekte bile, Kuleye Hapsedilen Genç Kızlar Var...

Cress, Cinder'ı Kraliçe Levana'nın hain planlarından haberdar etmek için her şeyi göze almıştı. Ancak ufak bir sorunu vardı. Çocukluğundan beri, hapsedildiği bir uyduda yaşıyordu ve ona eşlik eden tek şey internet bağlantılı ekranlardı. Elinde yalnızca bu ekranlar olunca, Cress'in de efsanevi bir hackera dönüşmesi kaçınılmazdı. 

Bütün Dünya; Cinder, Kaptan Thorne, Scarlet ve Wolf'un peşindeydi. Onlar ise Levana'nın planlarını altüst etmek için Cress'i esir tutulduğu uydudan kurtarmaya ant içmişti. Ancak bir şeyler ters gitti ve ekip üyeleri uzayın ortasında birbirlerini kaybetti. Kraliçe Levana ise hiçbir şeyin İmparator Kai ile düğününü engellemesine izin vermemeye, dolayısıyla Cinder'ın peşini bırakmamaya kararlıydı. 

Cress, Scarlet ve Cinder, Dünya'yı kurtarmaya gönüllü olmamıştı. Yine de Dünya'nın tek umudu Cress, Scarlet ve Cinder'dı.


Yorumum



Kapağından da anlaşılacağı üzere hikayemiz Rapunzel. Hakkında hiç bir şey bilmediğim bir masal kahramanı kendisi. Bildiğim tek şey bir kulede kapalı kalması ve saçını kestiremediği için saçlarının çok uzun olması. Bir de sanırım prens saçlarına tutunup mu tırmanıyordu kuleye, neydi? Öyle bir şey hatırlıyorum. 


Diğer iki kitaptaki masalların aslını bildiğimden sonrasında gelecek şeyleri tahmin etmiştim doğal olarak. Özellikle Cinder'da. Ama bunda masalın orijinali nasıl bilmediğimden kitap daha heyecan verici oldu benim için. 

Konuyla ilgili söyleyebileceğim pek bir şey yok çünkü ne desem ikinci kitaptan spoiler olur. Kısaca anlatmaya çalışayım. Cress bir kabuktur yani büyü yeteneğinden yoksun doğmuş Ay ülkesindeki insanların sihirlerinden etkilenmeyen birisi. Ay ülkesinde kabuk olarak doğanlar öldürülür çünkü kontrol edilemez olarak görülürler. Ancak Cress Ay Kraliçesinin bazı çocuklara tanıdığı ayrıcalıklarla (!) öldürülmez ve yetimhaneye verilir. Cress'in teknolojiye olan yeteneğini keşfeden Sybil Mira onu bir uyduya kapatır ve Dünya'yı izlemesi için zoraki casusluk yaptırır. 
Cinder'ın henüz hiçbir şeyden haberi olmayan bir mekanik ustası iken tesadüfen bir internet çipi sayesinde tanıştığı Cress ile yolları tekrar kesişir. Ve hikaye kaldığı yerden tüm hızıyla devam eder.

Harikaydı. Kesinlikle mükemmeldi. Kitabın 200. sayfalarındayken kitap okuyamayacak kadar hastalandığımdan bitmesi bu kadar uzadı. Ama aklım sürekli kitaptaydı. Bir sayfa okusam acaba midem müsaade eder mi ki diye düşüne düşüne heder oldum. İyileşir iyileşmez kitabıma döndüm ve anında bitti. 

Nasıl bir serinin tüm kitapları ayrı bir güzel olabilir? Seri dediğin kitapların ilk ve final kitapları heyecanlı olup ortadaki kitapların ortalama, maksat seri devam etsin tarzı kitaplar olması gerekmiyor mu? Böyle mükemmel kitaplar okuyup final kitabının elimde olmaması kadar üzücü bir şey var mı acaba? Neyse ki Winter çıktı. Bir kaç güne elime geçer o zamana kadar Levana ile yetineceğim :')

Aslında Cress'i ilk başlarda sevmedim. Çok fazla prenses modunda, hayalperest, böyle vıcık vıcık aşk hayalleri kuran bir kızdı. Ama sonra yaşadıkları, başına gelenler, etrafındakilerden utanması, zekice bir öneride bulunduğunda ilgi üzerine geline çekinmesi filan çok hoşuma gitti. Sevdirdi kendisini. Ama serideki favori karakterim hala Cinder, ah, bir de Iko :D

Bu seride karakterlerden çok olay örgüsünün heyecanı, ne olacak bundan sonra merakı, okutuyor ve böyle güzel olmasını sağlıyor. Her kitabından ayrı keyif aldığım nadir serilerden. Hala başlamadıysanız gerçekten çok şey kaçırıyorsunuz :)

Scarlet - Marissa Meyer || Kitap Yorumu


Orijinal Adı; Scarlet
Seri Adı / Sıralaması; (The Lunar Chronicles #2)
Yayınevi; Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı; 486
 Yayın Tarihi; 2015
Goodreads Puanı; 4,31
Benim Puanım; 4

Tanıtım



Mekanik ustası sayborg Cinder hapishaneden kaçma planları yapıyor ancak bunu başarabilse bile dış dünyanın tehlikelerine karşı kendini nasıl koruyacak?
Dünya’nın diğer ucunda, Scarlet Benoit’nın büyükannesi günlerdir kayıp. Scarlet büyükannesini bulmasına yardımcı olabilecek bir sokak savaşçısı olan Wolf’la tanıştığında, başta bu yabancıya güvenmekte tereddüt ediyor. Ne de olsa sokaklar ‘kurt’larla dolu!
Yolları kesişen Scarlet, Wolf ve Cinder birlikte esrarengiz bir maceraya atılırken onları bekleyen yeni bir gizemden habersizler. Şimdi üç masal kahramanı da Ay Ülkesi kraliçesinin hep bir adım önünde olmak zorunda. Çünkü kötü kalpli kraliçe, yakışıklı prensi kendi kralı ve esiri yapmak için elinden geleni ardına koymayacak.


Yorumum


Scarlet adından ve kapağından da anlaşılacağı gibi Kırmızı Başlıklı Kız'ın hikayesi. Babaannesi iki haftadan uzun süredir kayıp olan Scarlet'e Fransa polisinden kayıp vatandaşın intihar ettiği için kaybolduğundan şüphelendikleri için dosyayı kapattıklarına dair mesaj gelir. Bu durumun gerçek olmadığına ve babaannesinin hala yaşadığına inanan Scarlet babaannesini tek başına aramaya karar verir. Karşısına çıkan sokak dövüşçüsü Wolf'e başta güvenmese de Wolf'un yardım teklifini geri çeviremez ve beraber babaannesini bulmaya çalışırlar. 

Kitap ağırlıklı olarak Scarlet ile ilgili de olsa hatırı sayılır ölçüde Cinder da vardı. İlk kitapta Cinder'ı çok heyecan verici bir şekilde bırakmıştı yazar ve oradan devam etmiş. Kitapta üç farklı mekana gidiyoruz. Scarlet ve Wolf'un babaanneyi aramalarının anlatıldığı Fransa, Cinder'ın içinde bulunduğu yer ve yerler ( Spoiler olur söyleyemiyorum ) ve arada sırada Kai'nin olduğu Yeni Pekin'deki saraya gidiyoruz. 

Kitap inanılmaz heyecanlı  ve sürükleyiciydi. Cinder'dan daha uzun olmasına rağmen daha kısa sürede bitti. Üç farklı yere gittiğimiz için her geçişte bıraktığımız karakterler çok heyecanlı bir yerde kalıyorlar. Ama yazara diğer tarafa geçtiği için kızamadım çünkü oradaki durumu da zaten merakla bekliyordum. Sinir olduğum ve bir puan kırmamın nedeni Scarlet'in Wolf'un ne olduğundan şüphelenmemesi. Tamam, tam olarak anlaması mümkün değil ama adam yanında tuhaf tuhaf şeyler yapıyor. Bariz belli, bir anormallik var, kızın umurunda değil. İnsan en azından "Bu çocuk Aycı mıdır nedir? Pek bizim dünyamızdan değil gibi duruyor" diye düşünür. 

Normalde böyle durumlarda kitaptan nefret ederim ve ya 3 yada 2 puanlık olurlar benim için. Ama kitabın geri kalanı o kadar güzeldi ki bu durum sivrisinek gibi kalıyordu kitabın genelinde. 

Serilerin devam kitapları içinde değerlendirirsek bir numara olur bence. Çok güzeldi tavsiye ederim. 
Ben şimdi Cress'e doğru yol alırken eğer sizde hala bu seriye başlamadıysanız  Cinder'a doğru yola çıkın ve bu harika evrene adım atın. 

Cinder - Marissa Meyer || Kitap Yorumu




Orijinal Adı; Cinder
Seri Adı; Ay Günlükleri #1 
( The Lunar Chronicles #1 )
Yayınevi; Artemis Yayınları
Yayın Tarihi; 2014
Sayfa Sayısı; 417
Goodreads Puanı; 4,14
Benim Puanım; 5



Tanıtım

Gelecekte bile, hikâye "bir varmış bir yokmuş" dİye başlıyor… İnsanlarla androidlerin yan yana dolaştığı Yeni Pekin'e hoş geldiniz. Her ne kadar birlikte yaşamayı başarsalar da türlerin dostluğu sanıldığı kadar kolay değil. Ölümcül bir veba insan nüfusunu tehdit ediyor. Ay İnsanları, Dünya'yı uzaydan izleyerek doğru zamanı kolluyor. Kimse Dünya'nın kaderinin tek bir kıza bağlı olduğunun farkında bile değil…

Becerikli bir mekanik ustası olan Cinder, herkesten saklasa da aslında bir sayborg. Üvey annesinin hakaretleri yetmezmiş gibi şimdi bir de üvey kardeşinin hastalanmasından sorumlu tutuluyor. Yakışıklı Prens Kai'in hayatına girmesiyle birlikte, Cinder birden kendini gezegenler arası bir anlaşmazlığın ortasında buluveriyor. Sorumluluk ve özgürlük, sadakat ve ihanet arasında kalan Cinder, Dünya'nın geleceğini koruma altına almak için önce kendi geçmişinin sırlarını açığa çıkarmak zorunda... Yeniden kurgulanmış bu masalda Külkedisi ile tekrar tanışmaya ne dersiniz?

Marissa Meyer, Washington'ın Tacoma kasabasında doğup büyüdü. Henüz küçük bir çocukken kitaplara âşık olan Marissa, ergenlik yıllarından beri gençlik edebiyatı üzerine çalışıyor. Peri masallarına da büyük bir sevgi besleyen Marissa, gençlik günlerinden beri bu masalları yeniden kurguluyor ve bu tutkusundan da vazgeçecek gibi görünmüyor.
(Tanıtım Bülteninden)


Yorumum


Dördüncü dünya savaşı yaşanmış ve Dünya artık arabaların antika sayıldığı, kimlik kartları yerine bilekte taşınan kimlik çiplerinin olduğu, ulaşım için hava araçlarının kullanıldığı, yeni bir tür veba ile uğraşılan bir yer. İnsanlar, androidler ve sayborglar beraber yaşıyorlar. Android bildiğimiz robotun  gelecekte nasıl olmasını hayal ediyorsak o hale gelmiş şekli. Sayborg ise ölmek üzere olan insanların hasarlı uzuvlarını değiştirip onları mekanik yapmak gibi bir şey. Robot değiller ama insan da değiller.

Cinder da sayborg olduğunu gizlemeye çalışan bir mekanik ustası. Üvey annesi ve iki kız kardeşi ile beraber yaşıyor. Ölmüş üvey babası tarafından evlatlık alınmış ve yasa gereği üvey annesi ile kalmak zorunda. Prensimiz de -Kai- bozulan androidini tamir etmesi için ülkenin en iyi mekanik ustasına gider ve bu kişi Cinder'dır. 


Ben zaten eski masalların yeni uyarlamalarını çookk severim. Ama Külkedisi benim masal kahramanları içinde en sinir olduğum, nasıl ezik nasıl pısırık bir şeysin sen dediğim, sırf baloya gitmek için periye ihtiyaç duyması beni deli eden bir karakterdi. Kızın tek derdi balo sanki diye düşünürdüm ne zaman  Külkedisi mevzusu olsa. O yüzden kitabı almak, okumak konusunda çekimserdim. "Ne de olsa Cinderella, bana kendini nasıl sevdirebilir ki?" Diye düşünüyordum. Ama yazar Cinderella'yı öyle bir insan pardon sayborg yapmış ki ben bile sevdiysem tebrik etmek lazım. Kendi ayakları üzerinde duran üvey annesine cevap verebilen, zeki, komik, en önemlisi de güçlü bir karakter. 
Ana hatlara sadık kalıp geri kalanını değiştirmiş yazar. Mesela üvey anne ve kız kardeşler var, balo var, ayakkabı olayı var, ama okuduğunuzda anlayacaksınız çok güzel metamorfoza uğratmış klişelikleri. 

Ben çok beğendim. Aynı masallar bunlar sıktı artık diyorsanız yeni versiyonuna bakın derim :)

Yandaş - Veronica Roth || Kitap Yorumu


Orijinal Adı; Allegiant
Seri Adı; Divergent #3
Yayınevi; Artemis Yayınları
Yayın Tarihi; 2014
Sayfa Sayısı; 528
Goodreads Puanı; 3,65
Benim Puanım; 3

Tanıtım

Tek bir seçim
Seni dönüştürebilir

Tek bir seçim
Seni yok edebilir

Tek bir seçim
Kim olduğunu belirler

Birinin korkularını çekip aldığınızda, merhamet duygusunu da almış olursunuz.
Tris Prior'ın bir zamanlar inandığı topluluk sistemi çöküşün eşiğinde. Bu nedenle Tris, yeni bir dünya keşfetme fırsatını tereddütsüz kabul ediyor. Çünkü Tobias'la birlikte çitlerin ötesinde yalanlardan, iç içe geçmiş ilişkilerden ve acı hatıralardan uzak, yeni bir hayat kurma şansı olabilir. Oysa Tris'in öğreneceği gerçekler, ardında bıraktıklarından çok daha tehlikeli. Bildiği her şey anlamını hızla yitirirken, Tris insanın karmaşık doğasını anlamak için savaşmak zorunda. Tabii cesaret, dostluk, fedakârlık ve aşk gibi imkânsız seçimlerle de karşı karşıya.(Tanıtım Bülteninden) 

Yorumum


Kitap o kadar harika başlayıp devam etti ki. Dedim tamam bu seri mükemmel bir distopya. Önce Tris ve Tobias yerleşke dışına çıktılar. Tabii yanında arkadaşlarıyla. Sonra orada yaşayan insanlar buldular ve öğrendikleri ile şok oldular. İhanetler, hatalar, affetmeler ve kayıplarla devam etti kitap. Her sayfası heyecanlıydı. Ama sonra...

...tepkim aynen şöyle oldu;

Şaka mısın sen? Gerçek miydi yani bu? Ben 1500 sayfayı bunun için mi okudum? Spoiler yeseydim de şu sona hazırlıklı olsaydım. Alllaaahıımmm doğru olamaz, bu olmuş olamaz! Lütfen çıksın birisi desin ki yanlışlıkla olmuş o, yazar sonra değiştirdi onu sen yanlış baskıyı okudun filan desin. Lütfennn!! Hayır, kabul etmiyorum ben bunu. Kendim alternatif bir bölüm oluşturdum kafamda ve ona inanıyorum. Buna inanmayacağım, inandıramazsınız beni. :'( :'(

5 puan verebileceğim bir kitaba gidip 3 puan vermek!!! Neden? Yazarın anlamsız sonu yüzünden. Gerçekten ne düşünüyordu acaba bunu yazarken? Sinirden midem ağrıyor şu anda. Kitabın sonunda ağlamadım ama sırf sinirden ağlayamayacak duruma geldiğim, bir de sürekli yok ya olmamıştır kesin çıkacak tekrar bi yerlerden filan diye beklediğim için, ama yok!!! 

Şimdi desem ki seriyi öneriyorum sonra bana pek iyi dilekler göndermeyebilirsiniz. O yüzden mutlu sonla biten bir seri istiyorsanız bulamazsınız bu seride. Ama çok güzel bir seriydi. Böyle bir sona rağmen okuduğum için mutluyum.


Alıntılar


"Pek kibar sayılmazsın," diyorum sırıtarak.
"Konuşana bak."
" Hey, çabalasam cici bir kız olabilirim."
"Hımmm." Parmağıyla çeneme vuruyor. "O zaman cici bir şey söyle."
"Çok yakışıklısın."
Gülümsediğinde karanlıkta dişleri parlıyor. " Bu cici olayını sevdim."


Annemle babam birbirlerini gerçekten sevmişler. Hem de planlardan ve topluluktan vazgeçecek kadar. Topluluktan önce kan, hayır, topluluktan önce aşk. Daima.



Küçüklükten beri bildiğim bir şey var: Hayat hepimizi, her birimizi kırıyor. Hiçbirimiz hasardan kaçamıyoruz. 
Ama şu anda öğrendiğim bir şey daha var: İyileşebiliriz. Birbirimizi iyileştirebiliriz.

Kuralsız - Veronica Roth || Kitap Yorumu


Orijinal Adı; Insurgent
Seri Adı; Divergent #2
Yayınevi; Artemis
Sayfa Sayısı; 516
Yayın Tarihi; 2013
Goodreads Puanı; 4,11
Benim Puanım; 4

Tanıtım


Her seçimin bir sonucu vardır. Tris sevdiklerini -ve kendini- kurtarmak zorunda. Üzüntü, fedakarlık, kimlik, bağlılık, kurallar ve aşkla ilgili sorunlarla boğuşurken bu hiç de kolay olmayacak. Üstelik savaş başlıyor ve herkes tarafını seçmek durumunda. Ancak geri dönüşü olmayan bir yola giriyorsan, zafer getireceğini umduğun seçim, tüm hayatını altüst edebilir.


Yorumum


Kitaptaki olaylarla ilgili bir şey söyleyemeyeceğim çünkü spoiler olur o nedenle direkt yorumuma geçiyorum.
Okurlar tarafından genel olarak kitaba karşı bir nefret var ama ben o kısımda değilim. Zaten bugüne kadar genel olarak hangi kitap beğeniliyorsa nefret edip hangi kitap beğenilmemişse ben seviyorum. Sanırım beklenti meselesi. Okuduğum yorumlar beklentimi etkilediğinden kitapla ilgili düşüncelerim farklı oluyor. Aynı durum Kuralsız'da da oldu. Ben gerçekten beğendim kitabı. Ve seri favori distopyalarım arasına girmek üzere. Son kitapta neler olacak inanılmaz merak ediyorum. 

 Yazarın tek sorunu karakterleri betimleyememesi bence. Uriah'ın cinsiyetini ilk kitapta kız zannediyordum. Hatta ilk kitapta bir yer vardı Uriah Tris'e gel kucağıma otur diyordu şaka yollu Tris'de Four kıskanır diye gitmiyordu yanına orada dedim bu erkek mi kız mı? Bu kitapta da bazı yerlerde vardı aynı sorun. Ama maşallah yazar Johanna'ın yüzündeki yarayı pek bir güzel anlatmış. Tris'i ve Four'u bile öyle detaylı anlatmıyor :D Kitapta o kadar fazla yer değiştirdiler ki bi yerden sonra başım döndü. Sürekli savaştılar ve bence distopya dediğin öyle olur zaten. 

Bu kitapta Tris biraz daha karakterini buluyor. Fedakar kimliği ve Cesur kimliğinin yanı sıra Bilgelik kimliğini de keşfediyor. Distopyalarda aşk konusunun geri planda tutulduğu serileri seviyorum ben.Siz de benim gibi düşünüyorsanız seriye başlayın derim. İkinci kitap da benden onay aldı :)


Alıntılar


Caleb avutmaya devam ederken Susan'ı ayağa kaldırıyor. Kız ancak ağabeyimin desteğiyle yürüyebiliyor.
O an cesurluk adaylığımın bana önemli bir ders verdiğini fark ediyorum: Ne olursa olsun yola devam etmek gerekiyor.


Cesurluk mükemmel bir topluluk olmayabilir ama buradaki insanlar en azından hayat dolular. Özgür olmayı seviyorlar.


"Ben..." Daha kelimeler ağzımdan çıkarken boğulur gibi oluyorum ve ağlamaya başlıyorum. "Ben o kadar uzun dayanamam."Tris." diyor Tobias sertçe. Zaten beni hiç şımartmaz.


Çatılan yüzünün, gözlerindeki nefretin tadını çıkartıyorum. Jeanine bir makine gibiydi; soğuk ve duygusuzdu, sadece mantığıyla hareket ediyordu. Ve ben onu bozdum.
Makineyi bozdum.


Hiç kimseyi tam olarak tanıyamazsınız ama bazen onlara güvenip güvenmemeye karar verirsiniz.

Uyumsuz - Veronica Roth || Kitap Yorumu



Orijinal Adı; Divergent
Sayfa Sayısı; 516
Yayınevi; Artemis
Yayın Tarihi; 2012
Goodreads Puanı; 4,29
Benim Puanım; 4


Tanıtım


Beatrice Prior'ın Chicago'sunda toplum, her biri belli bir erdemi yaşatmaya adanmış beş topluluğa bölünmüş durumda. Dürüstlük, Fedakarlık, Cesurluk, Dostluk ve Bilgelik. 

Her yıl, belli bir günde bütün on altı yaşındakiler, hayatlarının geri kalanında birlikte yaşayacakları grubu seçmek zorunda.

Beatrice, hem ailesiyle kalmak, hem de kendi benliğini bulmak istiyor ama ikisini birden seçemez. 

Bu nedenle kendisi dahil, herkesi şaşırtan bir seçim yapıyor.

Genç yazar Veronica Roth heyecanlı seçimler, kalp kıran ihanetler, kan donduran sonuçlar ve beklenmedik aşklarla dolu karanlık bir geleceği anlatan gerilim serisinin ilk kitabıyla edebiyat sahnesine çıkıyor!


Yorumum


Ülke topluluklara ayrılmış. Fedakarlık, Bilgelik, Dostluk, Dürüstlük ve Cesurluk. Her topluluk üyesi o topluluğun tüm özelliklerini taşımak zorunda. Mesela Dürüstlükteki insanlar asla yalan söylemiyorlar. Karşısındaki insanla ilgili düşüncesi ne ise pat diye söylemesi gerekiyor. Fedakarlıktaki insanlar gösterişten uzaklar. Kendilerini değil başkalarını düşünmeleri gerekiyor. Her zaman yardıma açıklar. Topluluk üyeleri diğer üyeler arasında kıskançlık olmasın diye aynı model kıyafetler giyip aynı saç modelini yapmak zorundalar. Tris bir Fedakarlıkta doğmuş ve 16 yaşına kadar bir fedakarlık üyesi. Ama 16 yaşındaki her genç Seçim Töreninde istedikleri topluluğu seçebiliyorlar. Bunun bedel ise eğer doğdukları topluluğu seçmezlerse ailelerinden ayrılmak zorunda kalıyorlar. Seçim töreninden sonra adaylık süreci var. Süreci başarı ile tamamlayanlar topluluk üyesi olurken başarısız olanlar topluluksuz kalıp sokaklarda işsiz güçsüz aç yaşamak zorunda kalıyorlar.

Uyumsuz, bu ay serinin son kitabının filmi gösterime girecek artık okuyayım ne zamandır kitaplığımda diye başladığım bir kitaptı. Bu kadar beğeneceğim aklıma gelmemişti. Güzel bir distopya yazmış bence yazar. Oluşturduğu dünyayı sevdim. Bence distopya dediğin ağır olmalı.

Tris karakterine en başta sinir oldum. Bu nasıl karakter ya ne bencil ne sinir bozucu filan diye düşündüm. Sonra fark ettim ki Tris gerçek. Saçma kahramanlık özellikleri ile süslenememiş. Tamamen olağan bir karakter. Tabii ki ana karakter olduğu için çoğu şeyi başarıyor ama yapmacık kahramanlardan değil. O yüzden kitabı daha bir sevdim. Gerçi bi yerde ben güzel değilim beni nasıl sevebilirsin gibi bir cümle kurdu. Ve ben orada bu kadar klasikleşmesen iyiydi diye düşündüm.

Kitap genel olarak güzel ve çebuk okunan kesinlikle sizi sıkmayan bir kitap. Seri başlangıcı olarak beklentilerimi karşıladı. Şu anda ikinci kitabı okuyorum ve o da iyi gidiyor.

Alıntılar



Tehlikeli şeyler yaparız ve insanlar ölür. İnsanlar ölür ve biz yine tehlikeli şeyler yaparız.


Bazen geriye sadece gülmek yada ağlamak kalıyor.


Birisi ciğerlerime taptaze hava üflemiş gibi kendimi canlı hissediyorum. Ben bir Fedakar değilim. Ben bir Cesur değilim.
Ben bir Uyumsuzum.
Ve kontrol edilemem 

Rüzgarın Adı - Patrick Rothfuss || Kitap Yorumu



Orijinal Adı; The Name Of The Wind
Seri Adı; Kral Katili Güncesi
(The Kingkiller Chronicle)
Yayınevi; İthaki
Yayın Tarihi; 2011
Sayfa Sayısı; 736
Goodreads Puanı; 4,55
Benim Puanım; 4

Tanıtım


"Uyuyan höyük krallarından prensesler kaçırdım. Trebon kasabasını yakıp kül ettim. Felurian'la bir gece geçirdim ve hem canıma hem de aklıma mukayyet olabildim. Çoğu insanın kabul edildiğinden daha küçük bir yaşta Üniversite'den atıldım. Başkalarının gündüz gözüyle ağızlarına almaktan bile korktukları yollardan ay ışığı altında geçtim. Tanrılarla konuştum, kadınlar sevdim ve ozanları ağlatan şarkılar yazdım. Belki beni duymuşsunuzdur." 

Yorumum


Kitap gerçekten çok güzel. Böyle bir kitap nasıl tanımlanır tam emin değilim. Önce kitap ne anlatıyor nasıl başlıyor ve ilerliyor oradan başlarsam sanırım devamı gelebilir. 

Kitap Yoltaşı Hanında başlıyor. Şehre tuhaf bir hayvan saldırıyor ve bu saldırının akabinde şehre bir Tarihçi geliyor.Ve Tarihçi de bu saldırılardan birine maruz kalıyor. Kote isimli hancı tarihçiyi bu saldırıdan kurtarıyor ve aralarında geçen sohbetten sonra Tarihçi karşısındaki adamın basit bir Hancı değil de hakkında çeşitli efsaneler duyduğu Kvothe olduğunu anlıyor. Ve onu hakkında çıkan hikayeler ile ilgili kışkırtıyor sonuç olarak Kvothe'yi onun hikayesini kendi ağzından anlatmaya ve bunu kayda geçirmeye ikna ediyor. Kvothe, Tarihçiye eğer gerçek öykünün tamamını öğrenmek istiyorsa kendisine üç gün ayırması gerektiğini söylüyor.  İlk kitap Kvothe'nin Tarihçiye birinci gün anlattıklarından oluşuyor. Yani bir günü anlatmıyor.

Bu bir günde Kvothe'nin hayatının ebeveynleri ve ilk öğretmeniyle geçirdiği kısım, Tarbean sokaklarında yaşadığı kısım ve Üniversite kısmı anlatılıyor. Ama üniversite kısmı daha bitmedi. Kvothe anlatırken gün bitti yarın devam edeceğim deyip olayı ikinci kitaba bıraktı. 

Genel olarak kitapta anlatılanlar böyle özetlenebilir sanırım. Umarım spoiler vermeden konuyu anlatayım derken kitabı mundar etmemişimdir. Ki büyük ihtimalle öyle oldu. 

Kitapta içime sinmeyen kısımlar; Tarbean sokaklarında yaşadığı kısım bana Oliver Twist tarzı geldi ve üniversitede de Harry Potter izleri vardı. Bir de  kitabın sonlarına doğru bir ejderha olayı var ve o kısımda Kvothe'yi kahraman yapacağım derken yazar biraz klişeye kaçmış.  Bir puan kırmamın nedeni bunlar. Ama bunlar kitabın bütünlüğünün güzelliğini etkilemiş mi? Kesinlikle hayır. 

Ben kitabı inanılmaz beğendim. Kesinlikle okuyun, okutun. Pişman olmayacaksınız.

Bu kitabın ya animasyonu ya filmi ya da çizgi romanı olmalı bence. Sadece yazılı olarak kalmamalı.


Buyurun size bir adet Kvothe.





Favorilerim |I Ocak - Şubat 2016






Bu yıl düzenli olarak yapmak istediğim bir yazı dizisi Favorilerim. Her ay yazamayabilirim bu defa olduğu gibi iki ayda bir olabilir çünkü her ay değişen favorilerim olmuyor.

Gelelim 2016'nın ilk iki ayındaki favorilerime.


Planner

Ocak ayında başladığım bu hobi resmen terapi gibi geliyor. Tabii ki böyle boş olmuyorlar. Her günün içi haftanın sonunda yapıştırmalar ve yazılarla dolu oluyor.






Yves Roche comme une Evidence parfümlü oda mumu.




Ayracım
Bu ayraç bana Umursamazın Köşesi blogunun sahibi Merve'nin hediyesi. Kitap bitiremeden koca bir ay geçirmiş olsam da bu kitap okumadığım anlamına gelmiyor. Ve bu ayraç favorim oldu. Aldığım günden beri kullanıyorum. 






İsem yayıncılık Kpss videoları

İstediğim hızda kitap okuyamamamın nedeni bu. Çünkü Kpss'ye hazırlanıyorum. Ve bu hocalar gerçekten çok iyiler. Eğer siz de Kpss öğrencisiyseniz tavsiye ederim. Youtube kanallarına buradan ulaşabilirsiniz.






Webtoon

Favori uygulamam oldu kendisi. Eğer siz de manga okumayı seviyorsanız bu uygulamayı tavsiye ederim. Renklendirilmiş dijital manga desem sanırım doğru bir tanımlama yapmış olurum. Mangaların resimleri ve renklendirmeleri çok hoşuma gitti.









Pretty Little Liars

Tabii ki Ocak ayı demek PLL demek. Ocak ve şubatta favori dizim Pretty Little Liars. 6. sezonu olmasına rağmen heyecenından hiç bir şey kaybetmedi. Hala izlemediyseniz hemen başlayın derim. 


Şarkılar
1 Deep End - Ruelle
2 Cheap Thrills - Sia feat Sean Paul
3 To The Hills - Laurel
4 Trouble - Halsey
5 Scars - Boy Epic
6 Talk Me Down - Troye Sivan
7 Islander - Robyn Sherwell
8 Army - Ellie Goulding
9 Who We Are - Tristan Prettyman
10 The After You - Miakoda