Gizli Dünyam 1 Yaşında!!! KİTAP ÇEKİLİŞİ!!



Eveettt 1 yaşındayım. Blogum 1 yaşını doldurdu. Aslında Temmuzun 17 si ilk açılış tarihim ama yazıyı yazmayı biraz erteledim. Hem ne yazacağımı bilemedim, hem de gerçekten yazmak istemeden bilgisayar başına geçmek istemedim.

Aslında öyle afilli sözler söyleyecek değilim. Duygusal bir konuşma yapacak da değilim. Kısaca, içimden gelenleri söyleyip gideceğim. 

Bu 1 yılda aslında istediğim gibi aktif yazı yazamadım çünkü hem yüksek lisans hem Kpss illeti ile uğraşmak beni çok meşgul etti. Ama blog yazmayı bırakmamış ve bu zamana gelmiş olduğum için mutluyum. 

Bu blogu neden açtığımdan bahsedeyim biraz.
Blogumu açma nedenim kitaplardı tabii ki. Geçen sene bu zamanlar aklıma bir düşünce gelmişti. Okuduğum kitapları birileriyle konuşmak, o kitap hakkında sohbet etmek, tartışmak çok hoşuma gider her zaman. Ve bir kitap almadan önce mutlaka araştırır, o kitapla ilgili kim ne düşünmüş merak ederdim. Blog okumak ki o zamanlar adının blog olduğunu bile bilmiyordum, çok hoşuma gidiyordu. Okuduğum kitap biter bitmez başkaları da benim gibi mi hissetti acaba diye düşünerek internetin başına geçer, o kitapla ilgili neredeyse her sayfaya girerdim. Yine böyle bir günde okuduğum kitapla ilgili etrafımda konuşabileceğim, o kitabı anlatabileceğim kimse yoktu. Ben de dedim ki; bu kitap sayfaları nasıl açılıyor ki acaba? Ben yapabilir miyim ki, bunların arka temaları filan nasıl oluyor? Aaa burada bir buton varmış, temalar da hazırda varmış, adı ne olsun ki?.. diye diye bir baktım açmışım blogu. İlk günden beri her sayfa görüntülenmesinde ayaklarım yerden kesiliyor. Yaşasın birileri yorumumu okuyor diye düşünmek beni inanılmaz mutlu ediyor. 

İlk zamanlar 10, 15 sayfa görüntülenmesi alırken şimdi yazılarım 1000 görüntülenmeye ulaşıyor. Hala küçük bir blogum, biliyorum. Ama insan ilk açtığı zamanlardan 1000 lere geldiğini görünce bile kendini inanılmaz hissediyor. Çok büyük bir şey başarmış gibi... Toplam sayfa görüntülenmem 10.000'e ulaşırken şu günlerde bu durum beni çok mutlu ediyor. Dediğim gibi hala küçük bir blogum. Ama blogum yaşı gibi şu anda emekleme durumundan, kanepeye tutunup ayağa kalkma aşamasına geçti. İlk gerçek adımlarını atıyor gibi hissediyorum. 

Sözde kısaca yazacaktım. Ama inanın bu kadarı düşüncelerimin, hislerimin özeti. =)

Şimdiye kadar blogumu ziyaret eden herkese ve bundan sonra da yazdığım yazılara tıklayıp, okuyan herkese teşekkür ederim. Özellikle de bu yazıyı buraya kadar okuduysan, sana ayrıca teşekkür ederim. Bu bana yazdığım yazıya önem verdiğini gösteriyor. :) 

Son olarak bir çekiliş yapmak istiyorum. Kazanana sürpriz bir kitap göndereceğim. Yapman gereken blogu takip edip bu yazının altına katıldım yazmak :)  

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Hep beraber nice yıllara diyerek gidiyorum


Yağmurla Gelen Mutluluk - Amber L. Johnson || Kitap Yorumu


Orijinal Adı: Puddle Jumping 
Seri Adı:  Puddle Jumping #1
Yayınevi:Yabancı Yayınları
Yayın Tarihi: 15 Şubat 2016
Sayfa Sayısı: 176
Goodreads Puanı: 4,34
Benim Puanım:  5


Tanıtım

2014 goodreads en iyi genç yetişkin kitabı adayı

Yağmurla Gelen Mutluluk, farklılıkların aslında ne kadar abartıldığını ve sevginin karşısında hiçbir şeyin duramayacağını bir kez daha gözler önüne seriyor...

Söz konusu aşksa, sıradan diye bir şey yoktur.Herkes Colton Neely'nin özel olduğunu düşünüyordu. Lilly Evans ise büyüleyici olduğunu...

Çocukluk arkadaşlarıyken bir kaza yüzünden yolları ayrılmıştı. Yıllar sonra buluştuklarında ise Lilly, Colton'ın ne kadar özel olduğunu ve onu daha fazla tanımak istediğini keşfedecekti. Ve Colton'ı tanıdıkça, ona daha çok bağlanacaktı.

Ancak Lilly, sevgisini kelimelerle ifade etmekte dahi zorlanan bu çocukla ilişkisini dilediği gibi yürütebilecek miydi?

"Bir gün oğlumun yaşamasını isteyeceğim türden bir aşk hikâyesi."
-Qwen Salsbury, Çoksatan The Plan kitabının yazarı-
(Tanıtım Bülteninden)

Yorumum


Asperger sendromlu birini sevebilir misin? Seni, senin onu sevdiğin gibi sevemeyeceğini düşündüğün birini? Aşkınla ona aşık olmayı öğretebilir misin? Sevgisini diğer insanlar gibi gösteremeyeceğini bilmene rağmen sevmeye devam edebilir misin? Lilly başardı. O sevdi ve sevginin nasıl olması gerektiğini gösterdi bizlere. 

Harika bir aşktı. Kesinlikle çok güzeldi. Aşkın olması gereken şeklini anlatmış yazar. Bu sadece otistik bir çocuğa duyulan karşılıksız sevgi değil, bence her insanın sevdiğine göstermesi gereken bir sevdi. Böyle yaşanmalı aşklar, böyle sevilmeli insan ve böyle sevmeli. Beklentisiz, karşılıksız sadece sevmeli. Sevmek istediği için sevmeli. Nedenleri olmadan, nasıllara takılmadan. Lilly'nin aşkı çok öğretici bence. Aşkın olması gerektiği hali gibi. 

Bu kitabı gözüm kapalı herkese öneririm. Mutlaka okuyun. En kısa zamanda okuyun. 

Dünyamdaki Yeri


Ben, Earl ve Ölen Kız - Jesse Andrews || Kitap Yorumu



Orijinal Adı: Me, Earl and the Dying Girl  
Yayınevi: Pegasus
Yayın Tarihi: 22 Mart 2016
Sayfa Sayısı: 328
Goodreads Puanı: 3,58 
Benim Puanım: 3


Tanıtım

Ben
Adım, Greg Gaines. On yedi yaşındayım. Bu kitabı ben yazdım. Pek hoş göründüğüm söylenemez ve büyük olasılıkla bir mantar beynimi yiyor. İnsan olduğumdan bile emin değilim.

Earl
Earl Jackson, arkadaşım sayılabilecek tek kişi. Birlikte vasat filmler çekeriz. Werner Herzog en büyük ilham kaynağımız. Earl genellikle şiddetli bir öfkeyle doludur.

Ölen Kız
Son sınıfta, annem beni kanser hastası bir kızla arkadaş olmaya zorladı ve bu, tüm hayatımı mahvetti.

"Bunun komik bir kitap olduğunu anlamak için bölüm başlıklarına (Bu Utanç Verici Bölümü Aradan Çıkaralım Gitsin) bakmanız yeterli."
-Booklist-

"İnandırıcı ve sempatik… John Green'in Aynı Yıldızın Altında kitabıyla konu bakımından kaçınılmaz şekilde karşılaştırılacak olsa da yaratıcılık, mizah ve duygu yönünden benzerlerinden ayrılıyor." 
-Kirkus Reviews-

"Komik, cesur, zaman zaman aksi ve sonuçta oldukça dokunaklı. Muhteşem bir hikâye; şiddetle tavsiye edilir."
- Canberra Times-

"Jesse Andrews, tam tersine çabalamasına rağmen kalbinizi kazanacak, pişmanlık duymayan bir antikahraman yaratmış."
-Jon Skovron, Misfit'in yazarı-
(Tanıtım Bülteninden)


Yorumum

Ben bu kitaba beğendim de diyemiyorum beğenmedim de. Güzel, eğlenceli bir kitaptı. Bir yerlerde okuduğum yorumda; bir kanser hikayesi ancak böyle komik anlatılabilir diyordu, evet katılıyorum. Yani komik olduğu kısmına ama bu kitap bir kanser hikayesi değil. Kanserli bir kızın yaşadıklarını komik olarak yazmamış yazar. Kitap aslında Greg'in kendi iç hesaplaşması. Kendisiyle ilgili sorunlarını içeriyor. Sürekli ben iyi bir insan değilim, bencilim tarzında yorumlarını okuyoruz. Kanserli kıza gelince onun yaşadıkları ile ilgili çok az şey var. Greg, Rachel'ın yanındayken bile kendisiyle olan iç çatışmasını okuyoruz. Earl'le iken de durum çok farklı değil. Onunla olduğu yerlerde de neden onunla arkadaş olduğuyla ilgili nedenleri okuyoruz. Yani kitabın adı Ben, Ben, Ben, Earl ve Ölen Kız şeklinde olmalıymış. 

Kitap ana karakterin ağzından anlatılan ve ana karakterin yazdığı bir kitap şeklinde. Yani bize kitabı yazan Jesse Andrews değilde Greg'miş gibi gösteriliyor. Beğenmediğim diğer kısım içinde sürekli, "eğer hala bu kitabı okumaya devam ediyorsanız sorunlusunuz" ya da "normalde bunu anlatmam ama siz anlattıracaksınız, aptal okuyucular," gibi cümleler. Greg'in yazdığı kitaptan bu kadar şüphe duyup, okuyucuları için; böyle bir kitabı niye okuyorsun ki manyak mısın gibi düşüncelerinden hoşlanmadım. Sanki Greg değil de onu asıl yazan yazar kitabına pek güvenmemiş, böyle dersem eğer kitap beğenilmezse o zaman ben size demiştim diyebilir gibi geldi bana. 

Beğenmediğim yerlere rağmen okunmayacak bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Bu kitaptan insanlar ya nefret ediyorlar yada kitaba aşık oluyorlar. Ben ikisi de olmadım. Ne okurken işkenceler çektiğim kendimi zorladığım bir kitap oldu ne de bir sonraki sayfayı heyecanla çevirdiğim, bayılarak okuduğum bir kitap. Benim için kolay okunan çabuk biten bir kitap oldu. Ama hala kanser hikayesi denildiğinde ilk aklıma gelen ve benim için tüm zamanların favorisi; Aynı Yıldızın Altında :)

Dünyamdaki Yeri


Isla ve Mutlu Son - Stephanie Perkins || Kitap Yorumu


Orijinal Adı: Isla and the Happily Ever After    Nisan 2016
Seri Adı: Anna and the French Kiss #3
Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 328
Yayın Tarihi: Nisan 2016
Goodreads Puanı: 4.14 
Benim Puanım: 5

Tanıtım

Isla ve Mutlu Son, hem tatlı bir aşk hem gerçekçi bir dostluk hem de John Green ve Rainbow Rowell sevenlerin ellerinden bırakamayacağı bir "ilk aşk" hikâyesi.

Aşk onları bir yaz günü, asla uyumayan şehrin sokaklarında yakalamıştı… ama ya ona sahip çıkmak düşündükleri kadar da kolay değilse? 

Romantizme umutsuzca inanan Isla, lise birinci sınıftan beri kendini çizdiği karikatürler arasında kaybetmiş Josh'a âşıktı. Yaz tatili esnasında Manhattan'da yaşanan tesadüfi bir karşılaşma sonrasında Isla belki de aşkın o kadar da uzakta olmadığını fark etmişti. Ancak yeni okul yılının başlamasıyla Isla ve Josh, her genç çiftin karşılaştığı güçlüklerle yüz yüze gelmek zorunda kalmışlardı: ailevi sorunlar, gelecek kaygısı ve birbirlerinden ayrılmak zorunda kalabilecekleri gerçeği. 

Bu içinizi ısıtacak, tatlı aşk hikâyesi New York sokaklarını, Paris'in büyülü havasını ve Barcelona'nın ateşli atmosferini yansıtırken, sevilen başka iki çifti de yeniden okurla buluşturuyor: Anna ve Etienne, Lola ve Cricket. 

"Gerçekçi karakterler, zekice yazılmış diyaloglar ve büyüleyici bir aşk hikâyesiyle Isla ve Mutlu Son yazarın hayranlarının gönüllerini fethedeceği gibi, yazara kesinlikle yeni hayranlar da kazandıracak." 
-School Library Journal, starred review-

"Stephanie Perkins'in karakterleri tam da bizim istediğimiz gibi, ama gerçekte ve temelli âşık oluyorlar." 
-Rainbow Rowell, Eleanor & Park ve Fangirl'ün ödüllü çoksatan yazarı-

"Etkileyici genç karakterler ve sürükleyici bir aşk hikâyesi. İlk aşkın tüm fiziksel ve duygusal etkilerini okura yeniden yaşatacak büyüleyici bir roman."
-Kirkus Reviews-

"Baş döndürücü ve duygusal… Renkli ve hazır cevap karakterler, sürükleyici bir kurgu, Stephanie Perkins her defasında daha başarılı bir anlatımla geri dönüyor."
-RT Book Reviews, Top Pick-
(Tanıtım Bülteninden)


Yorumum

Bu seride tuhaf bir şey var. Benim serideki sevgi sıralama şöyle;
1) Anna ve Fransız Öpücüğü >>> Aşık Oldum
2) Lola ve Komşu Çocuk >>> Nefret Ettim
3) Isla ve Mutlu Son >>> Bayıldımmmm 

Bence bu durumun oluşma nedeni Paris. 1. ve 3. kitap Paris'te geçiyor ve ben bugüne kadar Paris'te geçen her kitabı sevdim. Çoğu favorim oldu. Bu seride de 1. ve 3. kitaplar favori kitaplarım içine girdiler. Neyse gelelim Isla'ya.

İçinde klişelikler yok muydu? Alası vardı.
Bu klişelikler kötü müydü? Töbeeee
İçinde aşk var mı? Amanın en güzelinden
Vıcık vıcıklar mı? Asla
Ayrılıkları sıradan mı? Bence gayet mantıklı bir nedendi.
Barışmaları nasıl oldu? EFSANE 

Evet bence kitabın bana göre özeti aşağı yukarı böyle :D Son kısımda tüm karakterlerin bir araya geldiği yerde duygulandım. Özellikle o yerde, hani söylersem spoiler olacağı yerde okuduğunuzda anlayacağınız o yerde gerçekten çok duygulandım ve çok hoşuma gitti. Isla'nın çekingenliği, utangaçlığı, en önemlisi de Josh'a duyduğu o aşk kesinlikle harikaydı. Öyle sevgiler olmalı hayatta. Josh ise kitapta bana sevgisini çok hissettiremedi. Evet aşık olduğunu anladım okurken. Ama ben Isla'nın aşkını daha çok benimsedim sanki. Karakterlerin çizgi roman sevmesi, Josh'ın kendi otobiyografik çizgi romanını çizip yazması ve Isla'nın macera kitaplarının kurdu olması kitabı daha çok sevmeme sebep oldu. 

Son olarak Anna ve Fransız Öpücüğünden spoilerlar vardı kitapta ama bence bu kitabı okuduktan sonra Anna'yı okuyamayacak kadar değil. Ama siz "büyük, küçük fark etmez ben spoilerın her türünden nefret ediyorum" diyorsanız Anna'nın çıkmasını bekleyin. 

Öneriyorum dememe gerek var mı bilmiyorum ama yine de belirtmeden geçmeyeyim KESİNLİKLE TAVSİYE EDİYORUM. 

Dünyamdaki Yeri 


Stephenie Meyer'den Yeni Kitap || The Chemist



Kitap tanıtımını yeni websitesi ile birlikte duyuran Meyer, kitabın 15 Kasım 2016'da çıkacağını söyledi. Kitap Meyer'in yetişkin tarzda yazdığı ikinci roman olacak. Ben haberi ilk Vampirellanın Güncesi blogunda gördüm. Onun haberi için tıktık :)

Kitabın konusu anladığım kadarıyla şöyle; 

Eski bir Birleşik Devletler ajanının bir görev sırasında karanlık bir sır öğrenmesi ve yetkililerin kendisini artık bir sorun olarak görmesi üzerine öldürmek için peşine düşmelerini anlatıyor. Aynı yerde aynı isimle uzun süre kalamayan kahramanımızın en çok güvendiği insanı da öldürmüşlerdir ve güvenebileceği kimsesi yoktur. Hayatta kalmak için zorlu bir mücadeleye hazırlanırken kendini hayatta kalma ihtimalini karıştıracak tek adama aşık olurken bulur. Seçeneklerinin hızla tükendiğini gören kahramanımız asla hayal etmediği şekilde eşsiz yeteneklerine başvurmak zorundadır.  

Orijinal tanıtıma ulaşmak için tıktık :)

İşte kitabın kapağı  ;)


Ben 15 Kasım için inanılmaz heyecanlıyım. :) 

Haziran Ayında Okuduklarım // Temmuz TBR









Bu ay 9 kitap okudum. Okuduğum kitaplar ile ilgili hem buradan hem instagram hem de goodreads'ten yorumlamaya çalıştım. 














Temmuz ayında okumak istediğim kitapların bir kısmı ise bunlar. Aslında daha fazla var ama onlar henüz kargoda ;)