Zehir Ustası - Maria V. Synder Kitap Yorumu









Orijinal Adı: Poison Study
Yayın Tarihi: 2012
Sayfa Sayısı: 378
Yayınevi: DEX
Türü: Fantastik
Goodreads Paunı: 4,17 
Benim Puanım: 5



Tanıtım



Celladına âşık olsan, hapisten kaçar mıydın?



Hızlı bir ölüm mü isterdin, yoksa yavaş yavaş öldüren bir zehir mi içerdin?
Yelena idam edilmek üzereyken sıradışı bir teklif alır: Ixia'nın yeni komutanı Ambrose'un çeşnicisi olmayı kabul ederse, hapisten kurtulup en güzel yemekleri yiyecek ve sarayda yaşayacaktır. Ama komutanın en güvendiği adamı Valek, Yelena'ya Kelebek Tozu adında bir zehir içirir. Böylece Yelena Valek'ten her gün panzehir almak zorunda kalır yoksa onu acılı bir son beklemektedir. Kaçsa da, kalsan da ölüm hep arkasındadır.

Yelena her gün zehir konusunda eğitimler alır ve giderek uzmanlaşır; sarayda dostlar bile edinmeye başlamıştır. Fakat bu kez de yetimhanedeki korkunç geçmişi Yelena'nın peşini bırakmaz. Çok geçmeden, yeni askeri yönetime isyan edip eski krallığı savunan isyancılar ve görüldüğü yerde vurulması emredilen büyücüler de, Yelena'nın düşmanları arasına katılır.

Zehir Ustası, Maria Snyder'ın sürükleyici, özgün ve ayrıntılarıyla büyüleyen fantastik üçlemesinin ilk kitabı.

"Her gün ölümün kıyısında yaşayan bir kadına ilgi çekici bir bakış. Yazarın öykü anlatma yeteneği kariyerinin fantastik roman janrına büyük katkılar sağlayacağının göstergesi." 
Library Journal 

"Okuduktan sonra okuyucularına hayal kurduran ender kitaplardan biri." 
Publisher's Weekly

"Yazarın etkileyici ilk romanı Zehir Ustası ilginç fantastik bir dünyada, macera ve gerilimi harmanlıyor." 
Locus



Yorumum

2012 de çıkmış bir kitapla 3 yıl geç tanışmış olduğum için ciddi bir üzüntü içindeyim. Ama geç olması hiç olmamasından iyidir diyorum. Kesinlikle favori kitaplarım arasında ve bence seri böyle giderse favori serilerime girecek.

Gerçekten çok güzeldi. Kusur bulmaya çalışıyorum ama yok… arıyorum yok… klişelikten uzakta harika bir hikaye.

İlk gördüğünde bir “anlamsız çekim” olayı olmuyor. Yelena “anam Valek ne yakışıklı etrafında eriyorum yollarına serileyim” moduna hiç girmedi ki bu durum kendisini favori karakterlerimden yaptı. Her önüne çıkan çocuk yada adam Yelena’ya aşık olmadı. Evet etrafında sevenleri oldu. Ama kız hak ediyor o sevgiyi sonuna kadar. Saf, salak bir karakter değil. Zeki, mantıklı, becerikli ve çalışkan. Kendisini beğenmiyor evet o bir klişe gibi gelebilir ama yaşadığı şartlar düşünülürse “güzel olduğumu biliyorum” şeklinde düşünmesi abes olurdu.

Valek de sürekli kızın etrafında pervane olmadı. Kitabın ortalarına kadar Yelena’yı sevdiğine dair bir işaret vermedi. Tabii işaret verdiğinde de Yelena üzerine alınmadı ama yazar bunu öyle bir yaptı ki; “kızım bu kadar bariz bir şeyi nasıl göremiyorsun” diyemedim. Çünkü Valek yaptıklarına gerçekten güzel ve mantıklı kılıflar uydurdu.

Saçma sevgi sözleri vıcık vıcık bir ilişki yoktu. Valek’in sözleri değil davranışları hissettirdi Yelena’ya ne kadar değer verdiğini ve benim için kitabın 5 puan olmasının en önemli nedeni bu. Sözlerle değil davranışlarla gösterilen bir aşk vardı.

Yani kitabı çok beğendim ki zaten 5 puan verdim. Tavsiye ederim okuyun diyeceğim ama Goodreads’de gördüğüme göre sona kalan okumayan bir ben varmışım. Neyse okumayan arkadaşlar varsa onlara diyorum; Okuyun!!! Bir dakika beklemeyin ve okuyun ;D 

Alıntılar



Valek için iyi hisler beslemem son derece tehlikeli olabilirdi. Becerilerine hayranlık duyabilir, bir mücadele benim tarafımda yer alması yüreğime su serpebilirdi. Fakat sıçanın kediden hoşlanması? Bu senaryonun tek sonu olabilirdi: sıçanın ölümü.


Valek’in gerçekte neler hissettiğini anlamak yabancı bir dili keşfetmek gibiydi.


“Beni ara sıra sınayacağını söylediğinde yemeğime zehir katacağını kastettiğini sanmıştım. Fakat belli ki bir insanın kalbini zehirlemenin birden çok yolu varmış, hem yiyecek içecek kullanmaya da gerek yok.”

Soğuk duvara yaslanıp yüzümü sert zemine dayadım. Belki orada uzun süre kalsam yüreğim taşa dönerdi. O zaman ihanetlerin, sadakat sınavlarının ve zehirlerin üzerimde hiçbir etkisi olmazdı.

“Ya senden ne kazandım Valek? Sadakat? Saygı? Güven?”
“İlgimi. Bana istediğimi verirsen geri kalan her şeyi kazanacaksın.”


Ve kitabın son cümlesi;

"Daha önce bir idam bizi ayıramamıştı. Bunun üstesinden gelmemiz mümkün. Birlikte olacağız.
“Bu bir emir mi?”
“Bir yemin.”

The Originals; Yükseliş - Julie Plec Kitap Yorumu



Original Adı: The Rise ( The Originals #1)
Sayfa Sayısı: 304
Tür: Fantastik
Yayın Tarihi: 2015
Goodreads Puanı: 4,03
Benim Puanım: 4

Tanıtım


Köken Vampir ailesi bin sene evvel birbirlerine bir söz verdi. Her zaman ve sonsuza dek bir arada kalacaklardı. Ama verilen sözleri tutmak ölümsüzken bile kolay değildi.


1722 yılında New Orleans’a ayak basan Köken Vampirler Klaus, Elijah ve Rebekah Mikaelson tehlikeli geçmişlerini arkalarında bıraktıklarını zannederler. Ne var ki bölgelerini kimseyle paylaşmak istemeyen cadılar ve kurt adamlar bu kanunsuz şehirde cirit atmaktadır. Üstelik çok yakında gerçekleşmesi planlanan bir evlilikle birlikte aralarındaki ittifak sonsuza dek mühürlenecektir. Ama düşmanları birbirine düştüğünde kendilerini çok daha güvende hisseden Köken Vampirlerin şehri bu iki klana teslim etmeye hiç niyetleri yoktur. Özellikle de müstakbel gelin Vivianne’e gönlünü kaptıran Klaus’un. Elijah ailesi ile birlikte güvende olabilecekleri bir yuva aramakla, Rebekah da Fransız ordusunu kendi saflarına katmakla uğraşırken aşk sarhoşu Klaus hem kendisini hem de ailesini büyük bir tehlikeye atacak olayların içine sürüklenmektedir.

Lola ve Komşu Çocuk - Stephanie Perkins Kitap Yorumu



Orijinal Adı: Lola and the Boy Next Door
(Anna and the French Kiss #2)
Sayfa Sayısı; 350
Baskı Yılı: 2015
Türü: Yeni Yetişkin, Aşk
Goodreads Puanı; 4,02
Benim Puanım; 2

Tanıtım

New York Times Çoksatan:
-2012 YALSA En İyi Genç Edebiyatı
-2013 ALA Rainbow Seçkisi
-2012 The Inky Awards Silver Inky Ödülü Adayı
-2011 Goodreads Choice Award En İyi Genç Yetişkin Romanı Adayı

Lola ve Komşu Çocuk, hem tatlı bir aşk hem gerçekçi bir dostluk hem de John Green ve Rainbow Rowell sevenlerin zevkle kucak açacağı bir kendini bulma hikâyesi.

Geçmişinde kalan çocuk, gelecekteki aşkı olabilir mi? Henüz kendini geliştirme aşamasındaki tasarımcı Lola Nolan modaya inanmıyordu... O, kostümlere inanıyordu. Kıyafet ne kadar parıltılı, eğlenceli ve farklı, yani etkileyiciyse o kadar iyiydi. Ve Lola'nın hayatı, özellikle de seksi rockçı erkek arkadaşı varken mükemmele gayet yakındı. Ta ki Bell ikizleri olarak da bilinen Calliope ve Cricket mahalleye tekrar taşınıp Lola'nın derinlere gömdüğünü düşündüğü acı verici geçmişini günyüzüne çıkarana kadar.

?"Stephanie Perkins bizim neslimizin Jane Austen'ı. Hikâyeleri kısa sürede unutamayacağınız kadar büyüleyici.
-Tahereh Mafi, Bana Dokunma romanının çoksatan yazarı-

"Büyülü… Âşık olmanın nasıl bir şey olduğunu gerçek anlamda hatırlatıyor." 
- Cassandra Clare, New York Times çoksatan yazarı-

"Zekice diyaloglar, taptaze karakterler ve bir sürü yakıcı temas... Sarah Dessen hayranları, aşk ve gerçekliği incelikle birleştiren Stephanie Perkins'i zevkle okuyacaklar."
-Kirkus Reviews-

"Perkins, insanların farklılıklarını kabullenmenin ancak aşk ile mümkün olduğunu son derece iyi bir şekilde gösteriyor." 
-Booklist-

"Zekice kurgulanmış diyaloglar ve seksi bir romantizm... Lola'nın fazlasıyla mütevazı espri anlayışı ve Perkins'in, onun gelgitli duygularını yazmaktaki becerisi birleşince ortaya elinizden bırakamayacağınız bir kitap çıkıyor." 
--Publishers Weekly-

"Çok modern, çok eğlenceli ve tartışılacak sorularla dolu." 
-Romantic Times Book Reviews-
(Tanıtım Bülteninden)


Yorumum

 Lola 17 yaşında bir lise öğrencisi ve yarı zamanlı bir sinemada çalışıyor. 22 yaşında, müzik grubu solisti olan Max ile sevgili. Bir Pazar günü köpeği Betsy’i dışarı çıkarttığında yan evlerine yeni taşınanlar olduğunu görür. Bu kişilerin eski komşuları olmasından korkan Lola’nın korktuğu başına gelir çünkü eski komşusu, ilk aşı ve kalbini ilk kıran erkek yan eve geri dönmüştür. İki yıl boyunca Cricket’i unutmaya çalışan Lola’nın tüm dünyası değişir.

Ben hayatımda bir karaktere bu kadar sinir olduğumu hatırlamıyorum. Böyle bencil ne istediğini bilmeyen bir karakter daha olamaz. Tamam aşk üçgenlerini seviyorum ama böyle değil!!! Her zaman derim benim için bir karakter ne istediğini bilecek güçlü olacak. Sağlam karakterli olacak arkadaş. Bu kız tam bir bencil. Sevgilisine yalan söylüyor, resmen eski aşkını yedekte tutuyor, sevgilisi en yakın arkadaşına pislik gibi davrandığında gıkı çıkmıyor ve sonra sevgilisi kavga çıkarttığında tamamen başka bir sebepten ötürü de olsa özür diliyor bir de özür dilerken de yalan söylüyor.

Bir sayfada Cricket için onu yeniden kaybetmişim gibi hissediyorum diyor diğer sayfada bölüm Max’i sahnede izlemeyi seviyorum diye başlıyor. Saç baş yoldurur bu kız adama.

Hadi bunlar bir yere kadar tamam. Yani ilk değil böyle karakterler okuyuşumuz. Ama iş yerinde beraber çalıştığı sayılı birkaç arkadaşından olan Anna ve sevgilisinin ilişkisiniz kıskanmak nedir arkadaş??? Resmen onlar mutlu, ideal bir ilişki yaşıyorlar diye kız mutsuz oluyor. Böyle arkadaş düşman başına.

Herkes de bir Lola’yı mutlu etme telaşı. Üzgün olduğunda çevresindekilere çemkirmeler, trip atmalar filan. Yaa bir karakterde ne sevmiyorsam Lola da toplanmış.

Sözde Max kötü bir erkek arkadaş (ideal olduğu da söylenemez ama) senin için Pazar kahvaltılarına katlanıyor. Adam rockçı, gömlek giyip geliyor ebeveynlerinin karşısında ecel terleri döküyor. Senin için kış balosuna gelmeyi kabul ediyor. Ama Lola bunun için "mecbur olduğu için gelmek istememeli" diye düşünüyor. Ya hu adam 22 yaşında rock müzik grubu var, sen lise öğrencisisin. Ne bekliyorsun liselilerle mi takılsın??? Ayrılıkları da tam bir saçmalık sonucu oluyor. Yine Lola tribi ile ayrılıyor sevgilisinden. Sadece ayrıldıktan sonra acı çekmesini yas tutmasını sevdim onu da yapsın bir zahmet.

Ne beklentilerle başladığım kitap ana karakter yüzünden heder oldu.


Kitapta tek güzel şey, kapak. Ciltli olan kısmı söylemiyorum iç kapaktan bahsediyorum. Oradaki şekiller kitabın özeti gibi. Her birinin kitapta bir yeri var ve can alıcı noktalar. Gerçekten güzel düşünülüp ayarlanmış. Kitabı okumadan önce baktığınızda bir şey anlamıyorsunuz ama bitirdiğinizde heee bu şunun içinmiş diyorsunuz. Yani kitabı okursanız ve severseniz ilerde sadece kapağına baktığınızda bile hatırlarsınız alıntılarınıza bakmanıza gerek kalmaz.  


Eleanor & Park - Rainbow Rowell »»» Yorum


Orijinal Adı; Eleanor & Park 
Basım Yılı; 2015
Sayfa Sayısı; 360
Yayın evi; Pegasus
Goodreads Puanı; 4,15
Benim Puanım; 5

Tanıtım

İki uyumsuz insan Sıradışı bir aşk

Eleanor
Kızıl saçlar, tuhaf giysiler. Park başını çevirene kadar onun arkasında duran; o uyanana kadar yanında uzanan; diğer herkesi daha soluk, daha sıradan ve yetersiz gösteren… Eleanor.

Park
Bir şarkıyı ona dinletmeden Eleanor'un seveceğini bilen; o sonunu anlatmadan esprilerine gülen; göğsünde, tam boğazının altında, Eleanor'u ona verdiği sözleri tutmaya itecek bir yere sahip olan… Park. İlk aşkın sonsuza dek sürmeyeceğini bilecek kadar zeki ama bunu deneyecek kadar cesur ve umutsuz, on altı yaşındaki iki talihsiz âşığın bir okul yılı boyunca süren hikâyesi. Eleanor, Park'la karşılaştığında siz de ilk aşkınızı ve nasıl da büyülendiğinizi hatırlayacaksınız...

2014 Michael L. Printz - Gençlik Edebiyatı Onur Ödülü
Boston Globe-Horn Book - 2013'ün En İyi Kitabı Ödülü 
Publishers Weekly - 2013'ün En İyi Gençlik Kitabı Ödülü 
New York Times Book Review - 2013'ün En İyi Gençlik Kitabı
Kirkus Reviews - 2013'ün En İyi Gençlik Kitabı 
ABD National Public Radio - 2013'ün En İyi Kitabı

(Tanıtım Bülteninden)

Zümrüt Yeşil - Kerstin Gier Yorum


Orijinal Adı; Smaragdgrün ( Liebe geht durch alle Zeiten-3)
Sayfa Sayısı; 464
Baskı Yılı; 2014
Goodreads Puanı; 4,21
Benim Puanım; 5

Tanıtım


İçinde aşkın tüm renklerini bulduğunuz unutulmaz serinin son kitabı...


Bir kadın kalbi kırıldığında ne yapar?
En iyi arkadaşını arar, çikolata yer, belki haftalarca aşk acısı çeker.
Ancak zaman yolcusu Gwendolyn Shepherd, elinde olmayan nedenlerden dolayı enerjisini başka şeylere harcamak zorundadır. Örneğin hayatta kalmak...



Çünkü geçmişte yaşayan Saint Germain Kontu'nun yaptıkları, geleceği tehlikeli bir şekilde etkilemeye başlamıştır.
Gwendolyn ve Gideon aşk acısına rağmen ipucu bulmak için 17. yüzyıldaki büyüleyici bir baloda menuet dansı yapmakla kalmayacak, kendilerini unutulmaz bir maceranın da içinde bulacaklardır...

Tüyap Kitap Fuarı 2015 - Fuar Günlüğü, Kitap Alışverişi






Bu seneki kitap fuarı benim gittiğim ilk kitap fuarıydı. Ve bu ilk kitap alışverişi yazım :) 

Öncelikle liste yapmakla o kadar uğraşmayın arkadaşlar. Çünkü fuar alanın girişinde fuar planını veriyorlar. Almak istediğiniz kitaplar da zaten aklınızda. Ama kitap listesi hazırlamak sonradan ya ben bunu da alacaktım demekten daha iyi tabii ki :) 

Fuar gerçekten çok güzeldi. Ben bayıldım. Çok kalabalıktı ama insan her yerde kendisi gibi kitap okurları görünce ve o kadar fazla kitabın arasında olunca tüm dünyadan soyutlanıyor :) 

Yorucu ama bir o kadar da rahatlatıcı bir gün oldu benim için. Doydum mu? Tabii ki hayır! Bana kalsa son gününe kadar her gün giderim ama bilindiği üzere Tüyap resmen İstanbul'un dışında. Bu nedenle her gün gitmek şimdilik hayal :D

Gelelim fuardaki indirimlere. 

Safir Mavi - Kerstin Gier Kitap Yorumu





Orijinal Adı; Saphirblau
Sayfa Sayısı; 368
Basım Yılı; 2013
Goodreads Puanı; 4,20
Benim Puanım; 4

Tanıtım

Zamanda yolculuk aşka engel olabilir mi?

Acemi bir âşığı geçmişe yollamak iyi bir fikir olmayabilir!
En azından on altı yaşındaki çömez zaman yolcusu Gwendolyn böyle düşünüyordur.
Bu macerada Gideon ve Gwen dünyayı kurtarmak ya da menuet dansını öğrenmek gibi pek çok sorunun üstesinden gelmek durumunda kalacaktır. (Üstelik ikisi de hiç kolay değildir!)
Bütün bunlar yetmezmiş gibi Gideon büsbütün tuhaf davranmaya başlayınca, Gwendolyn artık hormonlarını kontrol altına alma zamanının geldiğini anlayacaktır!

Çünkü işin içinde aşk varken zaman yolculuğu yapmak pek mümkün görünmemektedir...

Yorumum

Kitap tam olarak ilk kitabın bittiği yerden başlıyor. Ve ben bu kitabı da çok sevdim. İlk kitaba göre bir tık aşağıdaydı ama ona rağmen elimden bırakamadım okurken. Dün gece saat 1.30 da kitabı bitirip gözümden uyku akarak üçüncü kitaba başladım. Çünkü kitap öyle bir yerde bitti ki ben "Hadi canım ciddi misin?" diyerek kapattım son sayfayı ve koştum diğer kitabı kaptım. 50 sayfa okudum öyle uyuyabildim :D 

Bu kitapta Saint Germain Kontu ilk kitaba göre daha baskın. Yine Gwen'e kimse güvenmiyor ve her şeyi saklıyorlar kızdan. Kıyamam canım benim :D Gideon ile ilişkileri ise bir iyi gidiyor bir kötü. Gideon dengesiz Gwen ne yapsın ;) her zaman suçlu erkeklerdir. Charlotte kadar gıcık bir kuzen de tanımadım şimdiye kadar. Ayy ne kendini beğenmiş ne sinir bozucu bir insan ya. İlk kitapta da ne melet bir şey olduğunu hissettirmişti ama bu kitapta saçını başını yolasım geldi. Gwen'e yardım etmesi için iç çember üyeleri tarafından çağırılıyor ama kızın resmen burnundan getiriyor. Ama açık ara farkla favori karakterim Xemerius. Kendisi bir iblis hayaleti ama çok tatlı yaa. :*

Genel olarak seri kitaplarda ikinci kitaplar çok durgun geçtikleri düşünülürse bence bir
 ikinci kitaba göre gayet iyiydi. Yazarın kalemi her kitapta daha iyi oluyor sanki. Son kitabı bitirmek için sabırsızlanıyorum.